19 Ağustos 2014 Salı

ATEŞ BÖCEĞİNE 3 YAŞ MEKTUBU





Oğulcuk
Ateş böceğim...
Bugün 19 Ağustos
Göğsüme, kollarıma konduğun gün
19 Ağustos 2011 di
Minik
Hafif
Sıcak
Kalbi hızlıca atan
Yumuşacık
Doğar doğmaz kucağımda sustuğun gün
Gün bugün
Gün hep bugün tadında olsun
Hayatıma girdiğinden beri
İçimde birşey ağlamak gibi
Bir ürperti bir heyecan bir sevinç
Gülen yüzüm
Gün ışığım
Beni seçtiğin için daima şükür sebebim
Gece olduğunda ay gibi
Ateş böcekleri gibi ışıl ışıl
Karanlıkta kendini ve çevreni hızlıca aydınlatman gibi
Zaman da bu hızla geçiyor
Aman yürüsün
Aman konuşsun derken
Aslında
Ne çabuk büyüttüğüm olmuşsun
Yaşadığımız her merhalede gücüme güç katan olmuşsun
Meğer kendimi bulmuşum
Meğer değişebilirmişim
Meğer hızlıca 3. basamağa gelmiş minik ayakların
3 sene oldu dünyamıza gireli
Tam 3 sene oldu anne olalı
Gözümde garip bir hipermetrop anneler böyle işte
gözlerimin önünde büyüyen herşeyi küçük sanıyorum
Sanki hep 3 kalacakmışsın gibi...
Benim en büyük "iyikim"
Sen "çok yaşa" emi
Bizimle
Hayatına seçtiklerinle
Kendi kararlarınla
İçinden geldiği gibi
Çünkü ben senin en büyük destekçin olacağım

Zaman tüneli gibi önümden şerit gibi akıyor 3 yıl...

Akarken biraz koltuğa uzanıyorum
Gözlerim kapalı
3 yılda biriktirdiklerimi
10 yılda biriktiremezdim diye fısıldıyorum
Hep böyle kal oğulcuk

Hep sabahları telefonun ucunda bile olsan bugün gibi "anne biz birbirimize günaydın dedik mi" de...

İşte benim ateş böceğim

Kalbi güzel, sevgi kelebeğim

2 yuvarlak çizen biri anne astronot diğeri ateş astronot olan

"Büyüyünce anne sen de astronot ol" diyen

Rüzgar esti diye ağlayan

Sabır taşı bu olsa gerek dediğim anlarda bir gülüşüyle eridiğim

Gidiyorum bak deyip yanyan geliyor mu kontrolü yaptığım

Babaya bırakıp, içi pır pır atan, sonra dayanamayıp, türlü bahanelerle takip ettiğim

Motorun arkasındaki köpüklere hayretler içinde baktıran

Gökyüzünden geçen tüm uçaklara ilk defa görmüşcesine bakakalan

Minik serçenin masadaki patatesi kapıp, kaçmasına dakikalarca kahkaha atan

Denizin dalgasından korkan

Sabah uyanıp, "kuş seslerini dinleyelim" dediğinde gözlerimi ıslatan

Yaralarını öptüren, öpünce geçti derken, kendimi superman zannettiren

Bana sık sık "seni seviyorum" demesi, melodik, romantik, kocaman yürekli oluşuna hayran kaldığım

Adamlar çizdiğim defterine "düz kaş" yaptım diye "bu neden bana kızdı" diyen

Kapı seslerinden ürken

Basit sevgi dolu bir rütinden başka birşey istemeyen

Herşeyi soran aldığı her cevaba inanan

Kendi yörüngesinde dönüp durmaktan sarhoş olan

Kitapları resimli olup, az yazılı olan

Uykusuna "bir zamanlar" denilip, masallarla yollanan

Gökyüzünü, ayı, güneşi, yıldızları, bulutları, yağmurları alt yazısız seyreden

Yürür gibi koşan

Koşar gibi zıplayan

Koşarken sek sek yapabilen

Minik kitap kurdum

Hoşuna gitmediği bir durumda herkesin ortasında hüngür şakır ağlayan

Müzik duyduğunda dans eden şarkı söyleyen

Hayııııır buradan gidelim diye tutturan

Kolayca gülen
Hatta öyle mi dediğimde kahkahalara boğulan

Oyunlarda yalandan yenildiğimde en güçlü kendi olduğunu zanneden

Koşarken düşmeyi düşünmeyen
Düşse de yine koşmaya devam eden

Herşeye neden neden diyen

Herşeye ilk önce hayıııır diyen sonra sabırla dizginlenebilen

En çok özür dileyen

En çok affedilen

Benim kapanmayan avuç içim

İyi ki doğdun oğulcuk

İyiki büyüyor büyütüyorsun oğulcuk

Seni seviyorum!

Annen