Oğulcuk
Ateş böceğim...
Bugün 19 Ağustos
Göğsüme, kollarıma konduğun gün
19 Ağustos 2011 di
Minik
Hafif
Sıcak
Kalbi hızlıca atan
Yumuşacık
Doğar doğmaz kucağımda sustuğun gün
Gün bugün
Gün hep bugün tadında olsun
Hayatıma girdiğinden beri
İçimde birşey ağlamak gibi
Bir ürperti bir heyecan bir sevinç
Gülen yüzüm
Gün ışığım
Beni seçtiğin için daima şükür sebebim
Gece olduğunda ay gibi
Ateş böcekleri gibi ışıl ışıl
Karanlıkta kendini ve çevreni hızlıca aydınlatman gibi
Zaman da bu hızla geçiyor
Aman yürüsün
Aman konuşsun derken
Aslında
Ne çabuk büyüttüğüm olmuşsun
Yaşadığımız her merhalede gücüme güç katan olmuşsun
Meğer kendimi bulmuşum
Meğer değişebilirmişim
Meğer hızlıca 3. basamağa gelmiş minik ayakların
3 sene oldu dünyamıza gireli
Tam 3 sene oldu anne olalı
Gözümde garip bir hipermetrop anneler böyle işte
gözlerimin önünde büyüyen herşeyi küçük sanıyorum
Sanki hep 3 kalacakmışsın gibi...
Benim en büyük "iyikim"
Sen "çok yaşa" emi
Bizimle
Hayatına seçtiklerinle
Kendi kararlarınla
İçinden geldiği gibi
Çünkü ben senin en büyük destekçin olacağım
Zaman tüneli gibi önümden şerit gibi akıyor 3 yıl...
Akarken biraz koltuğa uzanıyorum
Gözlerim kapalı
3 yılda biriktirdiklerimi
10 yılda biriktiremezdim diye fısıldıyorum
Hep böyle kal oğulcuk
Hep sabahları telefonun ucunda bile olsan bugün gibi "anne biz birbirimize günaydın dedik mi" de...
İşte benim ateş böceğim
Kalbi güzel, sevgi kelebeğim
2 yuvarlak çizen biri anne astronot diğeri ateş astronot olan
"Büyüyünce anne sen de astronot ol" diyen
Rüzgar esti diye ağlayan
Sabır taşı bu olsa gerek dediğim anlarda bir gülüşüyle eridiğim
Gidiyorum bak deyip yanyan geliyor mu kontrolü yaptığım
Babaya bırakıp, içi pır pır atan, sonra dayanamayıp, türlü bahanelerle takip ettiğim
Motorun arkasındaki köpüklere hayretler içinde baktıran
Gökyüzünden geçen tüm uçaklara ilk defa görmüşcesine bakakalan
Minik serçenin masadaki patatesi kapıp, kaçmasına dakikalarca kahkaha atan
Denizin dalgasından korkan
Sabah uyanıp, "kuş seslerini dinleyelim" dediğinde gözlerimi ıslatan
Yaralarını öptüren, öpünce geçti derken, kendimi superman zannettiren
Bana sık sık "seni seviyorum" demesi, melodik, romantik, kocaman yürekli oluşuna hayran kaldığım
Adamlar çizdiğim defterine "düz kaş" yaptım diye "bu neden bana kızdı" diyen
Kapı seslerinden ürken
Basit sevgi dolu bir rütinden başka birşey istemeyen
Herşeyi soran aldığı her cevaba inanan
Kendi yörüngesinde dönüp durmaktan sarhoş olan
Kitapları resimli olup, az yazılı olan
Uykusuna "bir zamanlar" denilip, masallarla yollanan
Gökyüzünü, ayı, güneşi, yıldızları, bulutları, yağmurları alt yazısız seyreden
Yürür gibi koşan
Koşar gibi zıplayan
Koşarken sek sek yapabilen
Minik kitap kurdum
Hoşuna gitmediği bir durumda herkesin ortasında hüngür şakır ağlayan
Müzik duyduğunda dans eden şarkı söyleyen
Hayııııır buradan gidelim diye tutturan
Kolayca gülen
Hatta öyle mi dediğimde kahkahalara boğulan
Oyunlarda yalandan yenildiğimde en güçlü kendi olduğunu zanneden
Koşarken düşmeyi düşünmeyen
Düşse de yine koşmaya devam eden
Herşeye neden neden diyen
Herşeye ilk önce hayıııır diyen sonra sabırla dizginlenebilen
En çok özür dileyen
En çok affedilen
Benim kapanmayan avuç içim
İyi ki doğdun oğulcuk
İyiki büyüyor büyütüyorsun oğulcuk
Seni seviyorum!
Annen