25 Nisan 2012 Çarşamba

ANNE ÇOCUGUN DEVAMI






Evde kafamda düşünce baloncuklariyla dolasiyorum...ogluma uyku arkadaşı olsun diye aldığım kurbağalı, dis kasiyicili oyuncak kumaşı, uyku saatlerinde eline veriyorum..ya da yanına koyuyorum, fakat onu kısa sure kullanıyor ve hemen atıyor...belki bununla kolay bir sekilde uykuya gecer ümidiyle deniyorum ama nafile...ates de suanki durum, onunla ben, yani bir butunuz, henuz "biz" iz...iki farkli birey olmanın biraz daha zamani var...

Bizler ic dunyamizdaki duygularla bu dunyada var olmaya calisiyoruz...sevgi ve asklar, mutluluklar, ofke ve huzunler, arzular, yoksunluklar derken buyuyoruz...Zihnimizin her arzuladigini, gercek dunya onumuze sunsaydi, bu durum pek bir masalsi olurdu...iste bu masalsi ortamda büyütüyoruz bebeklerimizi:))) düşünsenize onlar icin ne harika bir dünya! Gerçi bizde o boyuttan gectik:)

Anne olarak, tum benliğimizi, sevgimizi, algılarımızı, büyülü enerjimizi bebeğimize veriyoruz..bebeğimizde bununla birlikte buyuleyici bir algı oluşuyor...bebek ağlar, anne koşar, bebek acıkır, anne doyurur, bebek yine ağlar, anne altını degistirir, Anne cocuğun devamı gibi...bebegimiz bizi -anneyi- kendisinden ayiramiyor...yekvücut gibi algılıyor resmen..yani henuz "ben" lik bu yuzden oluşmuyor....çocuğun gelişimi icin inanın bu sure cok onemli...sevilmenin, kendine guvenin ve istedigini yapabilmenin temel gücü burada yatıyor...bizim duygusal enerjimiz, bebeğimizin en temel besin kaynağı...anne sutunu tamamen ayırıyorum bu noktada...bu da duygusal enerjiyle paralel ilerliyor...iyisen, mutluysan ve stresi kendinden uzaklastiriyorsan ve en onemlisi inanmişsan,kolay bir sekilde emziriyorsun bebegini....bunlarin birinde noksanlik olursa, zorlaniliyor....bu sefer stress devreye giriyor ve hepten bitiyor bu kutsal bağ....onemli olan bebegimizin kitaplarda yazdığı gibi, gunde kac cc sut icti, kac gr gıda yedi secelesini tutmak degil, onemli olan bebegimizden gelen ağlama sinyallerini, dogru algilayip, yorumlayip, hemen eyleme geçmek....hicbir bebeğin aglamasi sebepsiz degil...anne eyleme gectiginde, iste o zaman o büyülü yanılsamayı yaşıyor bebeğimiz..hayatının devamı icin....

Benden bugünlük bu kadar...

Sevgiler, cicekler, ates bocekleri


Muge

19 Nisan 2012 Perşembe

TATLI İLKLER



Evde saatlerce ayni kelimeleri söyleyip, doneniyoruz günlerdir...ilk kelimeleri duymak bambaşka bir his...sizden bir parcanin sizi hayranlikla seyretmesiyle nirvanaya ulastiginiz boyuta geciyorsunuz...egolar el sıkışıp, tokalasiyor...kalbime minik bembeyaz yumuşacik pamuk parcalari yukleniyor....yumak yumak dolasiyorlar avare avare....havalarda ucusan ışıl ışıl heceler, vurgular deliler gibi yankılanıyor duvarlar arasında...yok yokkk...son gunlerde kendimi tanıyamaz oldum:))bu cok açık ortada.... dede geliyor, baba geliyor, anneanne geliyor, hala geliyor, kuzen vs derken ayni kelimeler ve garip ses tonlamalarimizla evde deliren cildiran bir aileyiz:)

İlk dişler de çıktı...hem de 2 si birden...ağrısız diyemem...bunu ancak minigim bilir...ama yormadan..yorulmadan diyebilirim...
Bazen resimler anlatır herseyi...uzerine birsey yazmak büyüsünü bozacakmış gibi olur...iste oyle bir sey...




Sevgiler, cicekler, ates bocekleri
Muge
- Posted using BlogPress from my iPad

17 Nisan 2012 Salı

PROGRAM TÜNELİM








Yazamadim son gunlerde...hani aklinda bir sürü hikaye vardir...ama bir turlu baslayamazsin..bilemezsin hangisinden baslaman gerektigini....onu mu? bunu mu? derken zaman hizlica ilerliyor...

Gunler Atesle pek bir guzel geciyor...bunlari soylerken hersey toz pembe degil tabi ki...annelik basli basina sabir isi.... mesela geceleri uyku denilen sey bana uzanilmasi guc, yuksekte duran bir obje gibi gelmeye basladi...kati gidalara gectik...onlarla birlikte annelik de boyut atliyormus meğer...kendimi birden rutin program tunelinin icinde buldum...Nasil mi..buyrun bakalim:)



06.45- 07.15 uyanis
Muzik ve dansla ayilma seansi
Sabah 08.00 - 08.30 kahvalti
Arada oyun, müzik, dans ve uyku...(anne bir vakit kahvalti ediyor)
Anne evle ilgileniyor biraz
11.00-12.00 gibi meyve puresi
Arada oyun, müzik ve uyku...ama genelde uyumuyor..yontemler itinayla deneniyor
14.00-15.00 gibi sebze puresi....
Bunlari yaparken temiz hava molamiz da var...ya da yemekler alinip, saatlerce disaridayiz...
17.00 gibi anne sütü yukluyorum..yogun bir sekilde icmesini sagliyorum. Cunku gun icinde tok olmaya basladi
20.00 en sevdigi öğün olan Muhallebi zamani
20.30 biraz oyun, enerji salinimi:)
21.00-21.30 keyfi yerindeyse bu saatlerde uyuyor....
Tabi ki bitmiyor:))
23.30 su icmek istiyor..icip yeniden uykuya daliyor
00.30 emzirme seansi
03.30 emzirme seansi
06.00 cok kisa sureli emzirme saati ya da su


19 Agustos 2011' den beri acmis oldugum zombi sezonunu kapatamadim...sanki hep boyle yasiyormus gibiyim...onceden de boyleymiş gibi...cocuk olunca hayat onlara enseksli derler ama buna katilmiyorum...benim de kendimi iyi hissetmem onemli....guzellesmem, arada nefes molalarim, minik odullerim...ve kendimi iyi hissettirecek ne varsa aklima gelen yapiyorum...yapmazsam nefes alamam...dolayisiyla ogluma sevgi enerjisi depolayamam...baslangici kendini sevmekten geciyor...ve yine yeniden farkindalik...

Neyse sonunda aksam oluyor, Ates bocegim birsekilde uyuyor, bu ara pış pış seviyoruz kucakta....9,5 kiloyu kucakta pışpışlayinca kollar hissizlesir fakat ben şu an cok iyiyim...gucum benimle....iyiki spor yapmisim...bunu pilates ve yogaya borcluyum...uyuduktan sonra "yabadabaduuuuuu ortam bana kaldi, hadi istedigini yap muge" diyorum...ama ne mumkun en fazla 23.45 de siziyorum resmen....gonul isterdi ki kafamda, ruhumda olup bitenleri, bir ressamin yaptigi gibi resmedebilsem...daglar, ovalar, viyadukler, kopruler, gunes, bulutlar...yani en azindan yazabilsem sık sık....cunku buyudugunde ona en buyuk armağan olacak benden...okudugunda neler hissedecek cok merak ediyorum...yukaridaki programi yazarken kendimle ilgili bolumu yazamadim...atom karinca gibi oldugumu yazmama gerek yok sanirim....hani zamani saclarindan kavrayip, uçuşa geciyor gibiyim..halimden memnunum...bu surec benden yeni, taze, kesfedilmeyi bekleyen benler dogurdu...olmasi gereken, icimden gelen kesinlikle bu!

Benden simdilik bu kadar...yazmasaydim rahat etmeyecekti icim:)) hic yoktan iyidir:)

Sevgiler, cicekler, ates bocekleri

Muge



- Posted using BlogPress from my iPad

4 Nisan 2012 Çarşamba

TIPKI ÇOCUKLAR GİBİ







Ates bocegim buyuyor...gunden gune kendine yenilikler katiyor...eeee yeni dunyaya uyum sagliyor miniğim...şöyle böyle derken...sonrasinda da bize bu yenilikleri hizlica ışınlıyor...

Bu kucuk adamin karakteri de olusmaya basladi...artik istemedigi seylere tepkiler veriyor...sebze purelerinde hoşlanmadigi bir tat olunca, dudaklarini one dogru büzerek kitliyor ki, vermeyelim bir daha...olmadi kaşığı itiyor..emzigi istemediği zaman diliyle firlatiyor...eliyle yakalayip yere atiyor:))) yatmak istemiyorsa, gobegini yukari dogru ittiriyor, oyun oynamaktan yoruldugumda, durdugum ve sustugum icin hemen kizgin ifadelerle bana bakiyor...kisacasi buyuyor...o buyudukce, ben cocuklugumu yasiyorum...en guzel yani da bu..

Yasadiklarimizdan, hep cocuk yanimiz unutturuluyor bize...kisa sureliğine kayiplara karisiyor...tekrar buyume cabasi icinde buluyoruz kendimizi.... Oysa çocuk olmak...saflik, temizlik, en dogal halimiz degil mi? komik ve hayalci yanimiz...hesapsiz ve cikarsiz duruşumuz...son günlerde Atesin o haşarı, muzip cocuk hali bana "merhaba" dedi....ve coskum gunler gectikce uctu uctu doruklara yukseldi.....hani cocuklar surekli gezip, dolasmak ister, eve girmek istemez ve bitmek tukenmek bilmeyen enerjiye sahiptirler...iste oyle bir enerjiye sahibim cogu zaman...nereye gitsem egleniyorum, yani tarzim olmasa bile mekanin hicbir onemi yok oglum yanimdayken....tipki cocuklar gibi...onemli olan onunla olmak...ne guzeldir o an...umursamadan yasamak..yasayamadiklarin yuzunden hayiflanmayi birakip, simdi şu ani yasamak...sarilmak, sarmalamak, dans etmek, coşmak ve tum bunlari karsillikli hissetmek....ayaklarinin yerden kesilmesi gibi ...herseyi, herkesi seviyorum, herkese hak veriyorum son gunlerde...sevgim tasiyor...ahhhh! Hiç ayrilmasak, hep gezsek, hep oynasak...çocuklar gibi :)

Bazen disarida bir cafe de otururken, agzindan tukuruk puskurtuyor ve basiyor kahkahayi....onunla birlikte ben de yuksek volumlu kikirdamalarimla kendisine eşlik ediyorum ...onu guldurmek icin garip sesler cikarmaya basliyorum....disaridan nasil gorundugum inanin um-rum-da degil:)) ne önemi var ki? Tıpkı çocuklar gibi...

İcimdeki cocuk ruhunu bana hatirlattin...seninle ne gecmis ne de gelecek...bana sadece ani yasamayi ogrettin...teşekkur ederim benim kucuk sevgilimmm...


- Posted using BlogPress from my iPad