31 Aralık 2012 Pazartesi

MELEKLERLE GECSIN YENI YILIMIZ




Once sevdigim bir alintiyla baslamak istiyorum. Bu yilki son yazima..

Once tesekkur edelim tum kattiklari icin bu senemize!
Ve sevgiyle geride birakmaya hazirlanalim!
Ve sonra Yeni seneyi guzel enerjilerle dolduralim!
İsik dolu bir yil geliyor hepimiz icin! Guzelliklerle dolu...
Askla bekleyin yeni seneyi,kalbiniz cosa cosa ,yuzunuzde tatli bir tebessumle ,merakla bekleyin size nasil guzellikler yasatacak diye ve bir o kadar da emin olun 2013 'de istediginiz her guzel seyin hayatinizda olacagina!
Ruh esinizi bekler gibi,dunyanin servetleri onunuze serilecek gibi ,bedeninizi tam olarak saglikli ve keyifli gibi... Ve tam olarak bu yeni seneyi meleklerinize birakin simdiden! En hayirli bicimde sekillendirsinler yeni senenizi!

DİLEĞİN OLDU!!!
Yüreğindeki gerçekleşti. Bunu bil.;)
Yüreğindekini elinde tutuyorsun. Bu oldu!
Sana düşen, endişe ve korkularını ışığa, bu bilişe dönüştürmek. Elini ışığa uzat ve bırak o ışık, avuçlarında tuttuğun dileğine dönüşsün.
Etraftaki karanlığın gün doğmadan önceki alacakaranlık olduğunu bil... O, sadece yeni doğan güne zemin hazırlamak için koyu renk olmak zorunda.
Bil ki dileğin geliyorrr!!!
En doğru zamanda ve en doğru şekilde. Bunu bil ve buna inan.
Ve öyle de oldu:)))






Ferahladiginizi, icinizin umutla doldugunu hissediyorum buradan..cunku ben de oyleyim suan...bugun atesim bocegim ateslendi...cok sukur kontrol altina aldik geceden beri..uykusuzluktan bahsetmek bile istemiyorum. Icim eridi ufak capta, bedenimdeki etler acir ates hasta olunca..ama sukurlerle atarim uzerimden bu vesveseleri...oyle oldu nitekim..ama iste anne yuregi kiyamiyor, konduramiyor..






Gelelim bu yilin birazdan bitecek olmasina:):):) Bu yil hersey benim hayrim icindi..yasadiklarim benim secimlerimdi...ve 2013 de ayni sekilde olacak..yeni bir ben olacagim belki de kimbilir:))) musmutluyum isil isilim oglum esim ve ben..daha ne olsun

Sukur..hep sukur..kabuldeyiz

HERKESE MUTLU ISIK DOLU BIR YIL OLSUN
SEVIN SEVILIN

Sevgiler

Muge


- Posted using BlogPress from my iPad

26 Aralık 2012 Çarşamba

ILETKEN RUH HALLERI - ANNELIK VOLUME 2 :)






Oldum olası sevmişimdir öğle saatlerini. Evimin en sevdiğim köşesine önce hafif sonra şiddetli etkisini gösteren müthiş bir ışık hüzmesi süzülür. Yayılıverir odanın yarısına kadar .

Evin içinde bir ateş böceği o odadan o odaya konar durur, ışık saçar hüzmelerin arasından. Evimin milyonkere isigindan daha gucludur. Piril pirildir. Ara ara kocaman golgelerini goruruz. Golgeler buyur buyur, kaplar dort bir yani. Yuregime konar. Yurek ustune yurek, icice gecmis kenetlenmistir sıkı sıkı. Oyle bir bag ki, dunya bir yanadir onun yaninda. Cemberimin icindeki minik kucuk oglandir.






Tam 16 aylik olmustur. Icinde kelebekler, eteklerinde ziller, popoda pireler ucusuyordur. Annesi surekli deli divane pesinde kosuyordur. Hersey bir oyundur Ates icin. Market reyonlari, arabalari bir nevi " nin ninnnn" dir. Magazalardaki raflar, kiyafetler oyunun atip tutmaca kismidir. ketcap, mayonez ikilisi konusan iki iyi arkadastir, kimi zamansa kavga ederler ikisi de kendini masadan ucarken gorur. Camasirlik bir camasira asilan atesin salincagidir, damacana ve altindaki tekeri yurume arabasi gorevine soyunmustur. Tencere kapaklari orkestranin en canli kismi zilleridir. " atesin " cin cini" dir. Tahta kasiklar itinayla her yere vurulan davullarin sopalaridir. slikon tutacaklar ordek agzinin ta kendisidir. Bir nevi taklitler yapilarak atesin kahkahalara bogulmasinin saglayicilaridir. Camasir makinesi, eline ne gecerse icine attigi gizli kosesidir.






Daha niceleri vardir, yazilacak cizilecek Ates icin, annelik icin, dogumdan sonraki Muge icin. Oyun icinde oyun oynamaktir onunla yasamak. Kiskivrak, pratik, super anneye donusmektir. Bencilligi bir kenara itmektir. Aidiyetlere baglanmaktir. Gelgitlerdir. Insan yetistirmenin en iyi is oldugunu dusunmektir. Mukemmeliyetciliktir. Yetinmeyi bilmektir. Cantanda daima yedek kiyafet, bez, islak mendil, su ve emzik bulundurmaktir. Telefon ve ipaddeki duvar kagidindir. Sifrendir. Kagida yazdigin, aklina gelen ilk isimdir. Cogu zaman yetersizlik hissidir. Sadece biri icin canini verebilecek gucte olabilmektir. Okudugum en komik, en dramatik, en aksiyon, en surukleyici ve olacaklari sabirsizlikla bekledigim bir macera kitabidir Ates bocegim.

Sevgiyle, isikla

Muge


- Posted using BlogPress from my iPad

20 Aralık 2012 Perşembe

ÜSTÜMÜZDEN BİR KAR GEÇTİ



Once kar yagdi sicim sicim, sonra camin onundeki cam agaclari yaslandi gozumuzun onunde. Kisa surede ak dustu yesil saclarina. Her firsatta kostuk atesle camin onune...uzun uzun izledik, sarkilar soyledik. Aradan zaman gecti, yine kostuk cama, doyamadik izlemeye..bir ruzgar cikti, kuvvetlice salladi yaslanmis agaclari, uzulduk, birbirimize baktik, daha fazla hirpalanmalarini istemezmis gibi.

Bazen sadece fotograflar konussun isterim. Cumleler nice fotograflarin yaninda anlamsiz kalir sanki. Bazen izlemek lazim, gormek lazim her baktigimiza. Gorurken hissetmek lazim, yagmuru, kari, bulutu, ruzgari. Ancak o zaman halden anlar ve donusuruz. Bugun uzun uzun izledim Atesi. Onu gordum, kendimi onda gordum, yuregimi koydum yanina, inceden inceye hissettim icimde. Yuregimde bir mum yakmis Ates...simdi susuyorum, biraz da resimler anlatsin

















































Eller hep camdaydi bugun. Orada yasadi, yasatti.

Sevgiyle isikla

Muge



Posted using BlogPress from my iPad

19 Aralık 2012 Çarşamba

AYNI GUNDE 2 DEFA MİMLENDİM




 Ayni gunde mimlendim...ne buyuk sans:)




 Yazılarını severek okuduğum değerli arkadaşlarim Guzin ince ve Bahar bana güzel bir mimler göndermiş,teşekkür ediyorum ve mim sorularını yanıtlamaya geçiyorum:



1. Mantığın mı yoksa duyguların mı ön plandadır?

 Kucukken ogrendim ben duygularimi bastirmayi ve mantigimi on plana cikarmayi. Kendimce en dogru kararlari mantigimla verdim. Hic mi duygularimla hareket etmem? Bir cok kez...Hislerimle paralel yasarim. Oyle bir an gelir ki. Mantik olmaz, hislerin senin can yoldasin olur. Bugunlerde bu sekilde yasiyorum diyebilirim.


2.İnsanlar niye mutlu değiller?Niye gözlerinin önündeki mutlulukları görmüyor ve şükretmesini bilmiyorlar?

  Insanlar mutlu degiller, cunku farkinda degiller, farkindaliklari en alt seviyelerde. Rutin robot yasamlarina kendilerini oylesine kaptirmislar ki, cicegi, bocegi, agaci, bulutu, soludugu havayi hissetmez olmus. Kendisine sunulan nimetlere gozlerini kapamis. Farkinda bile degil bu kesmekes arasinda. Gormenin, koklamanin, yurumenin, saglikli olmanin buyuk bir lutuf oldugunun bilincinde bile degil. Hal boyle olunca mutlu olmalarini beklemek hayal olur. Umarim bir gun herkesin farkindaligi artar ve isigin yolunu secerler.


3.Çok para harcayıp keşke almasaydım ya da harcamasaydım dediğin bir şey var mı?

    Harcama sinirlarini kolaylikla asabilen bir kisiyim. Sadece bu konuda ara sira keske dedigim oluyor. Ama yine de o an mutlu oldugumu dusunup avutuyorum kendimi:)


4.Haklı olduğun bir konuda hakkını savunur musun yoksa susmak adalet mi dersin?

    Hakkimi kesinlikle savunurum. Fakat bazi durumlarda susmanin daha dogru ve anlamli bir cevap niteliginde oldugunu dusunurum. Karsimdakine benim sessizligimde dusunme algilama firsati tanirim. Eger anlayabilme yetisi var ise

5.Tok gözlü müsün yoksa herşeyim olsun diyenlerden misin?

    Genel olarak tok gozluyum. Isteklerim, dualarim hep yeteri kadar olsunlarla doludur. Benim ve ailem icin hayirli ve yetecek kadar. Ote yandan, kim istemez ki refah icinde yasamayi, bunun da bedeli var elbette. Estetik olan herseyi severim. Bir terazi burcu olarak guzel olani severim, etrafi renklendirmeyi, gozume hos gozukecek hale donusturmeyi cok isterim ve bunu kesinlikle basaririm. Ama ozetle herseye sahip olmayi istemem, amacim kalmaz, yonum degisir, hayat bana anlamsiz gelir. Bunu dilemem.


Ben de yazılarını severek takip ettiğim Bir Meleğin Günlüğü ve Adanın Annesi ni huzurlarınızda mimliyorum:) hayırlı ugurlu olsun:) 

Sevgiler, çiçekler ve Ates bocekleri


Müge








17 Aralık 2012 Pazartesi

IŞIK OLSUN





Oyle cok sey var ki icimde. Bir suru notlar var zihnimin minik odaciklarinda. Bir hikayeden digerine geciyoruz, ama bir turlu yazamiyorum niyeyse. Aslinda nedeni gayet asikar. Eni konu herbirseye yetisemiyorum. Yetisemedikce, kahroluyorum. Muhimi, ozelime yetisememek...Hal boyle olunca, icim icime sigmiyor, ufak capta deliriyorum, yogadan kalma bir ogretiyle, sonra derin nefes terapileri derken bir nebze merhem oluyor, kirgin benligime. Ama yeterli olmuyor. Oyle alalade yazmis olmak icin yazamam ki! begenmeliyim, sinmeli icime. " heh iste bu" demeli ic ses. Eger demezse bu sayfada yeri yoktur yazimin.

Tam iste zamani derken, kendimi, evin beni alip, goturen okyanusunun icinde buluyorum. Ust uste dizilmis, cig gibi uzerime dusecekken taslaklar, ansizin silkelendim bu gece. Sorguladim kendimi. Benim sorunumun cozumu sadece bende gizli. Kendimi sadece en iyi tamir edebilecek, sifa verecek ve hatta bunu bulacak yine benim. Nihayetinde teslimiyetim aslinda yine yaziyla olmali. bir sekilde eskisi gibi zaman yaratmak da benim elimdeydi. Biraksam kendimi soyle muzigin o guzel ritmine. Derin derin solusam, icime ceksem, koklasam havayi..ohh mis...derken sabaha karsi 5 iken su an saat ve ben Ates' e uyanmisken, tuttum saclarindan zamani, oyle bir yakaladim ki, hani kacmasi imkansiz. Ilginc ama oyle guzel otuyor ki kuslar bahcede. Cami actim fonda kus sesleri, ilham oldu, isik oldu kelimelerime. Hatta bir nebze terapi oldu. Acarken pencereyi, gokyuzune ilisti gozum. Bugun pek bir sakindi. Mis gibi bir koku vardi havada, sanki henuz kimse solumamis, bakirdi oksijen, ilk ben solumus gibi hissettim, icime isledi, yildiz kokusu, ay kokusu, bulut kokusu, cam kokusu geldi bahceden, oyle guzel harmanlandi ki, degisik bir aroma oldu sanki, ucucu kalici buram buram kokan yaglardan cok daha etkileyiciydi. Cok sukur, daha iyisini dusunmek nankorluk olurdu sanki.

Yazimin amaci sasarken, yine ciktim o bilinmezlikten. Bu halimin de bir hikmeti var, biliyorum, hic bir sekilde suphe ve kaygi duymuyorum. Bunu dusundukce, kendime ve zamana kizmak, sevdiklerimi yemek ve mutsuz etmek yerine, zamana uymayi, ona dogru akista olmayi, biraz biraz becerebiliyorum ve sadece bu yuzden yine yeniden sukurler olsun. Her bir sukur, icimde yeni bir donusum saglar, her bir sukur turlu renkte cicekler sunar, her bir sukur refaha ulastirir, her bir sukur su olur, ask olur, huzur olur bana. Herseyin yeri zamani var. Sabrin sonunda, guzel bir odulu var. yine yeniden sessizce farkindayim.

Zaman zaman farkindaligimi kaybetmis gibi olsamda, ondan vazgecmem mumkun degil. Yine gelir bulur beni, cikarir derinlerden, " hadi" der...yeter bana bir kelime. Simdi, yeni kararlar alma zamani olsun. Telas yapmadan, sindirerek, usul usul. Isteklere yogunlasip, dogru zamani beklemek olsun. Ne istedigine karar vermek olsun. Hayiflanmak yerine, aksiyon aldigin ana yogunlasmak olsun. Bu ay, dilek ayi olsun. Isteyip, isteyip unutmak olsun, akista yenilenmek, canlanmak, tazelenmek, yesermek olsun. Ilahi zamanlamaya guvenmek olsun. Hayatin sunduklarini, sevgiyle kabul etmek olsun. Onlari degerlendirmek, buyutmek olsun ve gelen akisa ve berekete izin vermek olsun. Bu ay icimdeki hazineyle bag kurmak olsun. Sadece sevgiyi secmek olsun. Her ne olursa olsun sadece hayirlisi olsun

Sevgiyle, isikla

Muge




- Posted using BlogPress from my iPad

14 Aralık 2012 Cuma

BIR SURU HALLER ICINDEYIM




Gunler oyle hizli geciyor ki. Sanki tiyatro sahnesinin icinde hem izleyici hem oyuncu hem de arka planda calisan bir isci gibiyim. Ates dogdu dogali, onun hayatinin icine girmek ve orada yasamak oldu temel hedefim. Hani gercek manada, ait hissetmek, bedenindeki her bir hucresine kadar gecistirmeden, ertelemeden ilerlemek oldu

Yapabiliyor muyum...yeteri kadar, oluruna kadar diyelim...tum gucumle ve buyuk bir enerjiyle diyelim. Hergun buyuyor ates, farklilasiyor, artiyor gozumde. Yeni benler olusuyor durusunda, sesinde, goruntusunde. Adam oluyor sanki. Adam gibi bakiyor kimi zaman. Degisik bir duygu aslinda erkek cocuk annesi olmak. Farkli bir cinsin buyumesini izliyorsun, empati kuruyorsun surekli. Dilinde "acaba ben olsamlar" dolup tasiyor. Ama karsindaki bir erkek sonuc itibariyle:) ileride zorlanacagim zamanlar da olacak, bakalim bize neler sunulacak

Bu gunlerde iletisime gecmeye calisiyoruz, beni dinliyor, anlattiklarima kaşlariyla dinleme mimikleri ekliyor. Anlamadigi bir durum olursa " heee hee" diyor kaşlar hafif asagiya inmis bir ifadeyle. Daha basit kelimeler kuruyorum, o vakit anliyor. 16 ayini suruyor Ates bocegim. Tam 16 aydir anneyim. Icimde kelebekler ucusuyor bana guldugu zaman. Tam 16 aydir uykusuz bir anneyim. Gecenin bir vakti, emzigini alip "anne" deyince tum uykusuzlugu gecen bir anneyim. Tam 16 aydir ne yedigini ne ictigini anlamayan bir anneyim. oradan buradan, kirpilmis, yakalanmis, tutulmus zamanlari kovalayan bir anneyim. Tam 16 aydir surekli sukreden bir anneyim. Her kotulugun icinde iyilik bulan bir anneyim. Hayata tutunan ve asla vazgecmeyecek olan bir anneyim. Beni basta oglum, esim ve ailemden baska hicbirseyin yikamayacagi guclu, dirayetli bir anneyim.

Evet Ates, vakit belki de yaklasiyor...oyle hissediyorum nihayetinde. Gonul ister ki bu dil, rol dagilimi yapmasin. Evelemeyip, gevelemesin, isin buyusu bozulmasin, sartlar beni mecbur kilmasin, gonul ister ki soludugun havanin icinde olayim, derin derin nefesler alayim, icime cekeyim sacinin kokusunu. Hayatim boyunca sana gec kalmayayim hic, bekletmeyeyim buyuk hayallerle seni. Anne sen yokken bunlari yapiyorumlarla karsilasmayayim. Gonul ister ki ayni yasta kalsak, zamani durdursak, bir sure ilerlemese. Yumak yumak ellerini ayaklarini doyasiya istedigim zaman diliminde opsem.

Gonul cok sey ister Ates...tum kararlarimdaki yegane sebep, sonuc hep sensin...iste bugunlerde boyle haller icindeyim

Sevgiyle, isikla

Muge

- Posted using BlogPress from my iPad

5 Aralık 2012 Çarşamba

DOGRU ZAMANDA OLSUN





Once hazirim sandim. Hazir olmak lazimdı gelecege, yapacagimiz tercihlere, yasayacagimiz her ne varsa. ic sesimize kadar, damarlarimizda hissetmeliyiz o heyecanı. basucumuzda evetler olmalı. Ancak o zaman kalp harekete gecer, mantik yanina yanasir, beden hemen enerjiye donusur.

Damdan duser gibi olmasin, bir elekten gecsin isterim cogu zaman. Oyle uzun uzadiya degil, 5 dk yeter senaryoyu yazip cizmeye. Ama illa ki cizmeliyim! yoksa eksik aksak ilerlerim. Nicedir dusundugum bir sey var, bir el uzatsam hemen eylem olacak bedenime. Ama olmuyor bir turlu, o el bir turlu kipirdamiyor. Minik bir cift kara goz bana bakiyor. Oyle masum ki..dizime kafasini koyuyor, ellerini yanaklarima kavusturup cici yapiyor, "anne" diyor tiz ince sesiyle, ben ona "ask" diyorum " yar" diyorum, sabah uyandiginda ayaklarini kaldiriyor coraplarini cikartiyor ki onlari opeyim diye bana uzatiyor, aglayinca yanina kosuyorum vurdugu yeri gosteriyor, op diyor, birsey istediginde elimi tutup beni oraya surukluyor, burnu tikandiginda sariliyor, agliyor anne diyip yardim istiyor, banyo yaptirirken dus ahizesinin aynasindan beni goruyor, gormezse rahat edemiyor, anne diyor, karni aciktiginda tavasini cikartiyor yanima getirip "mama" diyor, muzik caldiginda "nay nay" diyor yanima gelip, sarilip dans etmek istiyor...icim el vermiyor, kalbim bedenime musade etmiyor...yani o eli uzatip calismaya baslayamiyorum. Bir baslasam, ikimizde alisacagiz belki de. Herkeresinde ki ya mi yorum...ic sesim biraz daha bekle diyor. Nereye kadar diyorum kendimce...gittigi yere kadar, ikimiz icinde en dogru en hayirli zamanda diyor, otur biraz daha zamani var diyor. Oturuyorum, kalkamiyorum bir turlu. Hipnotize olmus gibi, bir cocugun annesinin sozunu dinler gibi yerimden kalkamiyorum.

Gunler geciyor, evet calismadan duramam vidividilarimla, ilerliyorum. Atesin bana ihtiyaci var, henuz ana kuzusu deyip, susturuyorum mantigimi, vicdanim goge yukseliyor sevincten. Oncem yok, sonramda..sadece su an isik dolu icim. Anda yasiyorum. Bir keskeye zemin yaratmamak icin sper aldim sanki..ama eminim bu gelgitlere bir son verip, yakinda ani bir ivmeyle ucusa gecip, donecegim sahalara:)

Sevgiyle isikla

Muge

29 Kasım 2012 Perşembe

DOGACLAMA OLMALI ANNELIK






Eminim ki butun yeni anneler bu yoldan gectiler. Ilk anne olunca, bir ne oldum delisi, en iyi anne benim havalari, herseyi ben bilirimler, kitaplari hatim indirmeler, doktorlarin soylediklerini birebir uygulayan, ya da elestiren gibi gibi sure gelen bir seruvenin icine hizlica akip ilerlemekle mesgul insanlar toplulugu olduk.

Kah agladik yorgun uykusuz, kolikli gecelerde, kah bir guluslerine dunyalari verdik. Ama adi ustunde hepimiz birer acemi yeni anneydik. Daha oncesi yoktu hayatimizin sanki. O an annelik uzerimize aniden ilistirildi ve kendimizden gectik. Daha dogmadan, cocuklarimiza anne karninda muzik dinleterek basladik annelige, dogmamis evlada yazilan mektuplar, baby shower partileri, anne-bebek dergilerindeki urunleri inceledik uzun uzun, hangi bebek arabasini alsak, hangi ana kucagi, hangi kuvet, hangi nevresim takimlari, seminerlere katildik, sonra kitaplara daldik derin derin icimize cektik herbir sayfayi, sanki hersey kitaplardaki gibi, olmasi gereken buymus gibi, kurallar, rutinler, ritueller icinde kaybolduk. Otomatik, sistematik, kurallarindan vazgecmeyen, direnen tavirlara girip, zaman zaman obsesif, panik atak annelere donusuverdik. Cocuk gelisimiyle ilgili tum kitapevlerinde bir kaynak patlamasi yasaniyor bu siralar. Bunlar yanlis bilgilerdir demiyorum. Fakat birinin kendince dogru oldugunu savundugu dusunce, diger kitapta tamamen karsit gorus olarak karsimiza cikiyor. Biri cocugu aglatarak uyutmayin, psikolojisi bozulur, yetersiz ve eksik hisseder diyor, oteki aglasa da yatir kaldir yapin diyor..peki biz ne yetistiriyoruz? Bizim cocugumuz, degerlimiz, ic sizimizi neden bu oyunun icine koyuyoruz? Robot yetistirmiyoruz ki! evet rutinler, ritueller olmali...uyku icin kim west methodu su ana kadar en cok hemfikir oldugum method oldu ve uygulamaya da basladim. Cocugum yipranmadi. Peki ben tracy hogg alip bir gozu donmusluk olarak uygulamaya koyulsaydim ne olacakti? Benim cocugumun psikolojisi bozulacak ve kendini yetersiz mi hissedecekti? Bu durum kafada baloncuklarla dolasmama neden olacak ve bitmez tukenmez gelgitlerde bulacaktim kendimi.

Peki neden bu fikirlerin ortasinda, oradan oraya gecis yapiyoruz deli danalar gibi. Birden dank etti, hani olur ya, yildizlar parlar dusunce baloncuklarinin icinde, bir isik yanar sana dogru. Tum aldigim kitaplari bir kenara koydum. Oh mis kus kadar hafifledigimi hissettim. Ic sesim bana en dogruyu sunacakti. Atesin de ihtiyaci olan buydu. 3 yil once Yoga ya basladiktan sonra, farkindalik artisiyla birlikte en onemli kazancim empati kurmak oldu. Cevremdeki herkese bu sekilde yaklastim. Sira Ates' e gelmisti. Minik cocuklarimiz icin sadece empati kurulmali, bir gun boyunca deneyin, kendinizi onun yerine koyun, hersey kolay bir sekilde rayina oturuyor. Biz zaten yetiskiniz, zaten o minik vucutlardan hep ondeyiz, nedir bu hirs? bu baska cocuk karsilastirmalari? birakalim egolari, disiplin takintilarini...benim cocugum kendine has, ozel bir cocuk, kimse olamaz, olmamali da! akista olalim sadece! onlara "lutfen" i ogretelim, "ozur dilerim" i, " tesekkur ederim" i...ben nasil olursam yansimam Ates de oyle olacak. Emir verirsem, o da bana emir verecek, kizarsam kizacak, gulersem gulecek..

Hadi artik rahat olalim. Paranoyak olmayalim. Mevlana' nin dedigi gibi "Gul dusunup, gulistan olalim" tek amacimiz mutlu cocuk yetistirmek olsun...ozguvenleri olsun...hersey bizim kontrolumuzle ilerlemeyecek, bir yere kadar cocugumuzu kontrol edecegiz, kendimizi bu hirsla helak etmeyelim. Isin ozu cok basit. Mutluysam o da mutlu olacak...kisacasi akistayim...dogaclama ilerliyorum ve rahat nefes aliyorum artik.

Sevgiler, isiklar ve daima Ates bocekleri:)

Muge



- Posted using BlogPress from my iPad

23 Kasım 2012 Cuma

SENFONILER ICIMDE...





Dun gece karar aldim, oturayim, bir guzel yazi yazayim, boylelikle bu usengeclik, tembellik sifatini da kendimden uzaklastirayim dedim. Atesin sutunu de yogurt makinesine pismeye biraktim. Oyuncaklari hafiften iteledim ve oh mis ozgurluk deyip, derin bir nefes alirken, aniden Atesin aglamasiyla, hatta cigirmasi daha dogru bir ifade olacak, odasina uctum. Aslinda aklimda cok farkli gundemimde olan bir yazi vardi ama yuregim bu dedi..odasina girer girmez durum belliydi, hasta degil, fakat ev fazla sicakti sanirim ve bu yuzden burnu tikanmisti.

Ates burnu tikandigi zaman muthis korkuyor, ne uyuyabiliyor, ne su iciyor, ne emzik aliyor, ne de birseyle ilgilenebiliyor, hickiriklarla aglayarak yardim isteyen caresiz gozlerle bana bakiyor, beynimde kisa capli simsekler cakiyor, sonra hemen kendime geliyorum, sarip sarmaliyorum, burun spreyi, hava nemlendirici, naneli burun pomadi derken hepsini hazirliyorum onume, burun spreyi cocuklarin malesef kabusu oldugu icin, bizim eve de ayni durum geldi catti...nihayetinde burnuna sikana kadar cigliklar artik kulagimin icindeydi, bu sefer bu durumu ben yaptim diye babasina sarilmak istiyor, ben yanina gidiyorum, beni elinle itiyor, ehh ehh yapiyor, teallam seklinde kafada huniyle gezintiye basladim sabahin 2 sinde. Bu arada anneyim, boyle duruma da hic alisik degilim, bununla kalmadi ve Ates beni gorunce aglamaya basladi, icim eridi o dakikada. Dunyada sadece ben varmisim, fisi cekilmis bir makina, bekleme salonunda gunu gecmis dergilerden biri gibiydim. Hepsini toplasan bir ben etmezdim. Nasil olurdu da bu sekilde davranabilirdi benim melegim. 7/24 yuregimle bakiyordum ben o guzel yuzune. Benden baska kim bakar ona yuregiyle, benden baska kimin gozleri dolar, ici sizlar her sezinisinde, kim sukreder onu bana verene..yuregim burkuldu, bir sure kendime gelemedim. Boylesini hicbir varliga hissetmemistim. Ne es, ne bir dost. Beni ancak bu acitabilirmis, baska da hicbirkimse, hicbirsey icimi acitamazmis meger.
Sonra bir sure dinmedi aglamasi, yerini cin gibi bize bakan gozler aldi. Uyku acildi, peki bu sekilde kim uyutabilir? kollarina kostugu babasi bunu yapamazdi. Sabah da 6 da ise gidecekti. Charlie and the numbers cizgi filmini actim, hemen bana kostu, elimi tuttu...sardim, sarmaladim ellerimi ellerine, optum optum kokladim.. senfoniler kulagimda cinladi, gece boyunca uyuyamadim...bir yerde hatami yaptim , belki de daha fazlasi lazim, daha fazla sevgi vermeliyim, daha fazla ilgi, daha fazla oyun oynamaliyim, bazen kendi isimi yapmak icin ona cizgi film aciyorum, acmasammi, bencillik mi bu dedim, nefes molasi icin de mama sandalyesine oturtuyorum, onune sevdigi birkac kitap oyuncak sunuyorum, cok mu bencilce, simdi onu arada sirada sanki zorla hapsediyormus gibi hissiyatler icine daldim. Kisa kisa gelgitsel donusumler gecirdim:) neyse ki hep kisa suruyor. Yoksa iner kalirim dibi karismis kuyuda

Kisaca annelik bir yetersizlik duygusuyla kalakalma hali, evet bazen gri olursun, bazen siyah beyaz, zaman zaman mavisin, turuncusun ama sonunda hep rengarenk:)


Sevgiler, cicekler, ates bocekleri

Muge


- Posted using BlogPress from my iPad

13 Kasım 2012 Salı

HARİKALAR DİYARINDA OLMAK




Uyandigimda, tv yi actim ates oyalansin ben de yuzumu yikayayim, biraz toparlanayim derken, sonra durdum..izledim onu...patetes amca ciddi bir surat ifadesiyle dans ediyor, domates teyzeler gulucukler sacarak dansa katiliyorlardi, ates "mama mama" diye kafa sallayip ritim tutuyor..elleri havaya kaldiriyor "nenne nennee" diyerek bana da yap dermiscesine eglencesine katilim bekliyordu...sonra birden patates amca, domates teyze ve ates bocegimle birlikte dans ederken buldum kendimi...kendimizden gectik..gunesi selamlamamiz bugun bu sekildeydi diyelim:)

Ardindan kendimi bebek koalanin evinin icinde buldum, annesi onun icin lezzetli bir pasta yapmisti, arkadaslari da dogum gunu partisi icin "suprizzzz" diyerek gelmislerdi. Bunlari okurken biten kahvalti nesemize nese katti, hizlica odadan odaya kostururken, balonlar onumuzde sirali... gol gol diyerek evde minik bir taraftar ortami yaratildi, birden gozler artik bayilmis ifadeyle bakmaya baslayinca, meleklere baglandik..."unlu bebeklik ninnimizin melodisinde kaybolduk.." Melekler melekler nerdeler? Benim de ogluma gelseler, uyumuyor siz olmayinca, melekler yardim etseler? " kacan zamanin hizlica kovalanmasi, kisa bir zihin ve beden temizligi, evetttt ucuyorummm bir uctekerin uzerindeyiz atesle. Şuşu ve uctekerini gorur ve "abbaa" diyerek bas bariton tonlamasina bir ilk getirir. Şuşu' yu uyutup, penceresindeki kargaya ve aydedeye opucukler sunmadan bitiremeyiz hikayeyi. Durmak yok, sekilli objeleri deliklere yerlestirirken, kare ve ucgen olup, kendimizi o masanin icindeki baska oyuncaklar zannettik ve kurtulduk kapali yerden. Evin dort bir yanina dagilan oyuncaklardik cogu zaman. Tam hadi oturalim derken, popomuza batan bir arabayla yola devam etmek istedik..birrrrnnn birrnn esliginde, salon ve mutfak arasi bir yaris pisti olusturduk. Hizliyiz, gaza bastik, frenler kullanilmiyor bu arabada, korku, kaygi yan koltukta oturuyor. Fonda duman grubunun muzigi duyulur ve araba atilip, dans figurleri ve kafa sallamaca yaparken bir club ortami yaratilir. Bu durum da uzun surmez:) belki de manav olmaliyiz..meyve ve sebzelerin tanitim zamani geldi...renkleriyle birlikte kisa bir bilgilendirmeden sonra, sira geldi spor egitmenligine:) plates ve yoga hareketleriyle gunumuze devam ederiz...ama yatak odamizdaki yatagin uzerinde...baska bir yerde yapmiyor ates bocegi

Uzun lafin kisasi:) benim icin her daim Atesin dusler alemine dalis yapmak, yorulmak nedir bilmemek, zaten bunu dusunmeye vakit dahi bulamamaktir harikalar diyarinda olmak

Sevgiler, cicekler, ates bocekleri

Muge




- Posted using BlogPress from my iPad

7 Kasım 2012 Çarşamba

ATES HASTA OLUNCA





Ates hasta olunca, eskisi gibi olmaz soludugum hava. Daha dumanli, daha soguk, yer yer yagmurlar gorulur. Icimden gurular cikar...neden hasta ettimler, benim sucumlar, ilk cocuk acemiligim, acaba ustunu yeterince ortemedimmiler, anneligimi sorgulamalar..bla bla diye suregelir devami

Ev sessizlesir, ben oksuzlesirim, sesim kisilir..guclu goruntumun altinda, bir yarali kus yatar ve kanadi kiriktir. Keske ben hasta olsaydim der ic sesim surekli. Hic hasta olmasalar derim. Mumkun degil tabi ki, savas verecek bagisikligi. Ama anne yuregi iste kiyamaz. Elimde degil. Her oksuruste, bir super anneye burunerek, bedenindeki herbir hucreye ulasip, iyilesmesi icin elimden geleni yapabilirim. Insan olmam yeterli degilmis gibi gelir. Superanneye donusme fikri zihnimde fink atar. Daha cok opup koklamak, daha cok sarmalamak bir nebze vicdanimi rahatlatir. Usurum ates hasta olunca, icim tirtir titrer ama belli etmem...sicacik durur bedenim. Daha cok izlerim onu..soluk alisverisini icimde hisseder, kiymik kiymik olurum. Kul acziyeti, anne caresizligi saplanir sirtima. O agladiginda, gozumden sicim sicim yas akar, refleks olarak. Dualar, melekler kolkola girer uzerinde. Butun vucudunu cevreler. Onun icin calisirlar geceleri. Basucundaki sandalyede oturmus, kollarimi karyolayasina dayayip, sicacik bir bekciyimdir Atesime.

Baskalasir anneligim...bir boyut atlarim sanki. Zaman kavrami bilmez halime guc gelir. Direnme gucu. Bekleme gucu. Sabir gucu. Alt ederim tum olumsuzluklari, siper olurum, bendir Ates, benimdir, bendendir, icimin sızısıdır. Otesi yoktur. Kucagimda uyuttugum, minik yumagimdir. En buyuk sebebim, iki karagozum, saskin urkek yuzumdur.

Kelimelerin bogazimda dugumlendigi su an. Ates bocegim hasta olunca her nevi sikinti icimde basgosterir, elimde degil

Saglikla

Muge

30 Ekim 2012 Salı

ILETKEN RUH HALLERI - ANNELIK VOLUME 1 :)




Penceremin onu, agaclarin govde gosterilerinin oldugu mekan, kedileri besledigim, arada bir Atese yemek yedirdigim, bulutlarin fotograflarini cektigim, yanliz kaldigim, kalabalik oldugum, uzanip kitap okudugum, turk kahvesi yudumladigim. evimizin en sevdigim cumba kosesi... dolunayli ve bol yagmurlu islak islak bir gece, bugun de baska bir dongu olsun dedim ve kagida yazdigim, hissedip, soyleyemedigim tum olumsuzluklari yakip, disari attim, once kulleri havada dans etti, sonra alevlenen kagit bahceye dustu, yagmurla birlikte topragin mis kokusuna burundu...isik olarak bana gelsin istedim tum yazilanlar...boyut degistirsin, ters donsun, duz gelsin istedim...oldu bile dedim ve tam kitap okuma havasi deyip, genis genis oturdum koltuga derken; atesin suyunu vermek icin odaya yoneldim.


Yataginda suyunu icip, uykusuna devam etmek icin merakli, yorgun ama muhtac gozlerle bana bakarken duygusal anneligim ucusa gecti, sukurlerle icirdim suyunu, hep oyle kalsa, ben hep onun battaniyesinden cikan o poaca ayaklarini opup koklasam, hep aksamlari benimle olsun ve ara ara kalkip uzerini ortsem, hep ayni boyutta kalsak, yer degistirmesek ic sesleriyle dolup tastim, bir yanim sacmalama Muge diyor, kolumdan tutuyor ve odadan cikartiyor, bir yanim zaman gececek sen istesende istemesende diyor...ikisi de bana uymuyor konu Ates olunca...gozlerim doluyor durup dururken, gunler oyle hizli geciyor ki, daha dun yurumedi henuz dedigim oglum, bugun 2 koltuk arasinda mekik dokumaya basladi. Bilmezdim bu kadar yogun yasayacagimi anneligi, bilmezdim pesinde deli divane olacagimi, bilmezdim nefesimi bile ara ara tutmam gerektigini...uyumak icin bana yaslandiginda...

Ilk defa oglum dogdugunda, hic yaslanmak istemedigimi, yasama dort elle sarildigimi ve hatta cilginca ama zamani durdurma arzumu dusunur oldum. "Anneysen ölemezsin!" slogani, icimde saat basi volta atiyor sanki...unutmuyorum, unutturmuyor tiktaklar! Daha cok su ic, daha cok elma ye, sebzeyi arttir, kendini cok yorma, kafana birsey takma, yuru, yoga yap, kendine bak! Mutlu ol...mutlu ol ki yansiman da seni ornek alsin...cok is var..zaman kisitli...zamani yakala, birakma, kacarsa kovala, mutlaka yetis...

Bu siralar hissettigim, minik ama kontrollu kaygilara yerlessem...beynimin minik odaciklarinda ve oracikta ayni yasta, ayni kaygilarla kalsam. Kaygilar buyuyup, icimde cig olmasa omrum boyunca. Buyudukce Ates bocegim, ben de kafada hunilerle dolasmasam...bir karar alsam, interneti, kitaplari bir kenara itsem ve sadece mutlu bir cocuk yetistirsem...olamaz mi..tabii ki olur! Oldu bile

Sevgiler, cicekler ve daima Ates bocekleri:)

Muge


- Posted using BlogPress from my iPad

28 Ekim 2012 Pazar

AAA İLK ÖDÜLÜM :)) ŞAŞKIN YAYIN :)







DAHA ÖNCE ÖDÜL ALMAMIŞTIM. ALMAYI BIRAKIN ÖDÜL MANTIĞINI YÜZEYSEL OLARAK BİLİYORDUM. ŞİMDİ İŞİN İÇİNDEYİM:) ÇOK SEVGİLİ BLOGGER ARKADAŞIM VANİLİNS  BLOĞUMU ÖDÜLE LAYIK GÖRMÜŞ. KENDİSİNE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM.

BENİM DE ÖDÜL VERMEK İSTEDİĞİM BLOGLAR AŞAĞIDA YER ALMAKTA. KENDİLERİ ÇOK AMA ÇOK TEBRİK EDİYORUM:) VE ONLARI TAKİPLEMİYORSANIZ, HEMEN BUGÜNDEN BAŞLAYIN LÜTFEN

SEVGİYLE


1:)  BAŞAK POLAT

2: ) www.bucurukveben.blogspot.com

3:) www.melegimyigidim.blogspot.com

4:) www.kucukkirmizipabuclar.blogspot.com

5:) www.incicicegi3.blogspot.com

6:) OĞLAK KIZLARI...KOMİK ANNE ÇİĞDEM:)

7:) AYN OZMEN

8:) BİLGİN ANNELER




23 Ekim 2012 Salı

1 YAS ATESÌ




Atesin kisisel gelisimi, beslenmesi, dis dunyaya verdigi tepkilerle ilgili uzunca bir zamandir, yazamadigimi farkettim. Icime birden saglam bir sucluluk duygusu ilisti. Kendimi ciddi anlamda kotu hissettim. Cunku zaman akip gidiyor, atese benden en buyuk hatira bu blog olacak. Yillar gececek ve Ates bocegim bunu buyuyunce okuyacak. Sevecegini ve her satirini buyuk bir heyecanla okuyacagini simdiden hissediyorum. Umarim o siralarda bu boyutta ikamet ederim:) bu coskuyu onunla yasamayi inanin cok istiyorum.

Gunler hizlica akip gidiyor. Benim kucuk adamim zamanla birlikte yoguruluyor. Her yeni gun, yenilikler katiyor hafizasina ve bedenine. Tam 14 aylik oldu. Kitaplarla iletisimimiz hizlica devam ediyor. Masal okuyunca simdilik sikiliyor, fakat kisa hikayeleri sesleriyle taklit edince, uygulamalari hosuna gidiyor, ilgisini 20 dk. kadar cekebiliyoruz. Iste sevilen kitaplar. Kitapla ilgili ayri yazacagim tekrar..ozellikle iz birakan bir kitap var su siralar:) onun tanitimini yapacagim:)




Evimizde bir kaplumbag modeli var an itibariyle...ve penguen olma egilimine de gecti. Asagida gormus oldugunuz yurume arabasi ile evin altini ustune getirmekte geri kalmiyor..."birrnn birrnn "diyerek ucusa geciyor minik adamim




Gunde 2 kez uyuyor. Sabah cok erken gunu selamladigimiz icin kahvalti sonrasi yeniden uyuyor. Bir de ogleden sonra yemek arkasindan uykuya geciyor. Ev bu sirada issizlasiyor yasanmisliklar cok mutlu kiliyor beni.




En sevdigi egitici aktivite masamiz, herbir yaninda farkli aktiviteler mecvut, bebegin motor fonksiyonlari ve zihin gelisimi icin cok oneriliyor ve ayni zamanda ayakta durmus oluyor.



En sevdigi halka oyuncagi, halkalari tahtadan yapilmis ve onlari yerlerine dizmeye bayiliyor:)



Ates oglan neler mi yapiyor?


"Kac yasindasin?" dedigimizde eliyle " 1 " isareti yapiyor😄

"Doydun mu? " denildiginde "doydu" diyerek, elini karnina koyuyor.

Agzini, burnunu, ayaklarini, ellerini, gozlerini, kulaklarini, saclarini, basini gosteriyor

Lambayi, masayi, sandalyeyi gosteriyor.

Muzigi bir hayli seviyor. Ses duymasi, bir tikirtiyi uzaktan isitmesi yeterli, oynamasi ve cosmasi icin. Seslerı, konusmaları taklit ediyor. Birbirimize sarilip, muzik dinlemeyi cok seviyoruz. Muzigi kattik yasantimiza. Kafa salliyor, gobek attiriyor, kisacasi kendinden geciyor, beni de gecirtiyor:)

Aydedeyi ogrendi bir aksam disari ciktigimizda, o gun bugundur, gunde 400 defa "aydede" diyor:)

Birisi giderken " gel" diyor.

Bir cafe de otururken, kazara abla gorurse yandigimizin isaretidir. O ablaya surekli "abbaaaa"diye isaret parmagiyla gosterilip bagirilir. Bir de uzerine surekli opucuk verilir😃

Elleme demek istiyor " ennem" diyor

Kedilere " mavvv mavvv"

Anne yani ben "nenneeee" yim..arkamda surekli nenneeee diyen kucuk adam var:)

Kuslar ve bilumum hayvanlara "kagaaa"

Ates artik 7-8 adim atiyor, eller havada seklinde, penguen olduk yani:)

Yine bugun ilk defa ayagini koltuga atarak, uzerine cikmayi basardi

Arabalar bırnnn bırnnn, helikopterler brrrrr, filler eygggg...

Hizli yasam, pesinden kostugum Ates, zamani tutan ellerim ve mutlu biz..

Seruvenimiz devam edecek

Sevgiler ,cicekler ve daima Ates bocekleri

Muge

18 Ekim 2012 Perşembe

DOGDUGUM GUN, MELEKLERDEN KOPUP GELDIGIM GUN:) (18 EKIM)




Her yil 18 ekim kapimda suslu puslu, parlak kagitlarda kirmizi fiyonklari unutulmamis, hepsi birbirinden şık, irili ufakli hediye paketleriyle karsilar beni. 17 ekimde saatin 00.01 olmasini cok severim kucuklugumden beri... Icimi birden heyecan sarar, iste geldi gunum derim kendimce...kafada baloncuklar pastalar, mumlar, hediye paketleri, sarilmalar, opusmeler, iltifatlar derken dort biryanda kalp kalp kalp seklinde mutluluk ikonlari gezer avare bir sekilde.

Bir terazi kadiniyim..hem de yukseleni yay olan bir teraziyim. Tam bir yayim ozgur, asi, mutlulugun pesinden giden, tam bir teraziyim kendi dogrularindan asla vazgecmeyen, ani kararlar alan ve uygulayan, garantici, sanata ve estetige duskun. Kucukken en cok istedigim seyler hemen alinmazdi, babamin oyle kaideleri vardi. istegimi unuttugum zaman alirdi...yatagimda onlari bularak uyanirdim. Sabah sabah dunyanin en mutlu kizi olarak dunyaya acardim gozlerimi. Buyuk hayallerimin icinde kucuk kucuk mutluluklarim vardi. Minicik bir yaprak bile mutlu olmama yeterdi. Kucuktum, cok kucukken buyuyuverdim. Dileklerim oldu hep dilimin ucunda, dualarim, sukurlerim oldu minik soguk ellerimde. Gri bulutlarin arasinda gunesi gordum ben..gunesin pesine gitmek icin soz verdim kendime..hep isiga dogru ilerledi zihin. Bedenimde zihnimin pesinden kosup, saclarindan kavrarcasina birakmadi benligini hic. Baktim ki yolum, yonum, guzergahim dogru. Yollarim gittikce ışıl ışıl oluyor. Baktim ki biz olmusuz isik olmusuz bir bedende. Ben olmusum, benden dogmus Ates, asil kurucu, kucukken usuyen kalbime minik umutlar dolduran! Asil kurucu inandigim, bana sah damarimdan yakin olan! gucume guc katip, dibe vururken kolumdan tutan, cekip cikaran o bilinmezlikten. O gun bugun sukurler var dunyamda.

Dogdugum gun...meleklerden kopup geldigim gun. Beni ben yapan gun...30' u gecince artik "yasim yok benim" hep 30 da hissedeyim kendimi ve oyle yasayayim pazartesileri salilari. Ates buyusun ama ben hep yassiz kalayim. Olamaz mi? Olabilir...1 mum ufledim dun gece...bin dilek diledim isiga dogru, geldigim yere dogru...evrene biraktigim harfler birlessin, cumlelerle bulusup, gerceklessin ve beni bulsunlar diye.

Sevgiyle, nice dogum gunleriyle

Inci cicegi


Bu arada dogumgunu kutlamam bayramda olacak. Haftaarasi vesilesiyle:)




- Posted using BlogPress from my iPad

11 Ekim 2012 Perşembe

COCUK OLMAK!




İstanbul' da bahcesiz evde, demirler arkasinda cocuk olmak❓



Sadece bir resim ne cok sey anlatir, kelimelerle dolduramazsin icini, yazdikca degerlenir, degeri arttikca icine girersin, dokunmak, hissetmek, yasamak ve yasatmak olur tum arzun...oyle yapayalniz kalmasin diye, bir can da sen katmak isteyip, baslarsin ona ait olan cumlelerle, sarip sarmalamaya dort bir yanini, ölümsüzlügünü vurgularsin herkeresinde.

Dedim ya resimler herseyi ifade eder bize, bir resmin icinde kaybolmus halde buldum kendimi bugun. Icim kıymık kıymık oldu. Mevzu bahis cocuklar olunca annelik icgudulerim, empatiler, Ates oglum ve farkindaliklar devreye giriyor. Sonra bu cocuklar; hasta cocuklar, fakir cocuklar, zengin cocuklar, sansli cocuklar diye zihnimde kisa bir tura cikiyor. Sonucta hepsi cok degerli,ozel cocuklarda bulusuyor. Ara ara kelimeler bogazimda dugumleniyor, yutkunamiyorum ozgurce. Icimin bir yani alev alev oluyor, adaleti sorguluyor kalple beyin. Kahroluyorum. Keske diyorum, sihirli bir degnek olsa elimde ve masallardaki gibi bir anda guzellestirsem tum olumsuzluklari, ya da onlar birer masal kahramanı olsalar sadece ve oyle kalsalar. Acimasa icleri, olmese iclerindeki cocuksu ruhlar, erkenden ergenlige burunmeseler.

Bir cocuk gordum resimde. Bugday tenli, siyah saclari gozunun onunde serit olusturmus, dudaklar bildigin hokka, gozlere sanki iki iri siyah zeytin kondurulmus, yanaklar hafiften tozlanmis, tirnaklarin ici bir miktar kararmis, cakmak cakmak, bazen urkek, bazen serseri bakisli, ici dışı kıpır kıpır renklerle donatilmis, atom karinca misali, enerji dolu. Almis bir eline gokyuzunu yuvarlayip duruyor demir parmakliklar arkasinda. Gokyuzu, demirden gecmesin diye sıkı sıkı sarmalıyor. Bu sirada iklimler degisiyor, gunler geciyor, yillar oluyor. Fakat cocuk istedigi her mevsimde durdurabiliyor dunyasini. Arada sirada yagmurlar yagiyor, hava karariyor, gokgurultusu, simsekler derken cocuk korkuyor, dunyasi elinde, "kimseler ilismesin, o benim" der bakislariyla koruma kalkani icine aliyor. Geceleri hickiran kalbi, gunduzleri buyuk hayallerle, coskuyla atiyor. Ozgurce dolasiyor. Birgun doktor, bir gun ev hanimi, bir gunavukat ve 1 gun de ogretmen oluyor. Cani ne istiyorsa buyuk bir rahatlikla, aglayan pembe duvarlarinin onunde o kiliga giriyor.

Bir cocuk gordum resimde. Oylesine zengin, oylesine ucsuz bucaksiz bir hayal dunyasi var ki..sadece cok istedim hayallerinin pesinden gitmesini...hayatı saclarından kavramasını, ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, hiç dibe vurmamasını...sansının, bahtının hep ama hep acık olmasını...


Sevgiyle, sansla

Muge



Bu derin resmi ceken ve benimle paylasan twitter dan @bozavali, yani İsmail' e tesekkuru borc bilirim.


- Posted using BlogPress from my iPad

10 Ekim 2012 Çarşamba

YAZMASAYDIM!






Bir yazim bittiginde icimin bir yani cok seviniyor, neseyle dolup, kus kadar hafifliyor, diger yanim ise muazzam bir bosluga dusuyor, oksuzlesiyor, yarim kaliyor..tam kendimi bu moda suruklerken, yeniden yazmaya basliyorum. Eger "yazmasaydim cildiracaktim" diyorum icten ice, usulca.

Yazdikca ogreniyorsun, kendinin ucra koselerinde kalmis, koylerini kasabalarini. Sonrasinda merakin gunden gune artiyor, basliyorsun evlerin hanelerin iclerine girmeye..engin bir okyanus gibi yuzmeye. Ogreniyorsun benligini ve ogrendikce ne cok bilinmezligin oldugunu anliyorsun..hic oldugunu, bunca yil birsey bilmedigini. Cumlelerin karsisinda kahkahalar atip, ardindan bogazinda bir dugumle kalakalmayi yasiyorsun. Bunalip yoruldugumda sanki "otur bir fincan kahve ic" gibidir yazi yazma keyfim..oyle huzur katiyor ki...harflere sevdali, kelimelere asik oluyorsun gunbegun. Bendeki bu senkronize haller icime isliyor. Enerji pramidim daha da sivri oluyor. Bu ag yayiliyor, etrafimdakilere yansimam bulasiyor. Hayata gozbebeklerimden gulumseyerek bakmami sagliyor. Daha naif bir kisilige burunuyorum yazarken. Bu da bir meditasyon bicimi kendimce.

Is hayatima kisa bir ara vermem, beni yeniden yazmayla bulusturdu. Gerci tamamen birakmadim yazmayi...ortaokulda basladi bu sevda, sonrada ciddi bir alislanlik ve sonrasi sorumluluk gibi ilerledi..sosyal hayatim hizla ilerlerken, gecenin bir yarisi da eve gelsem, yine de birseyler karalardim...Okuduğum kitaplara, not kağıtlarına, içime düşen tek kelimeyi dahi olsa yazdım...derken icim aydinlandi...en karanlik gunlerimde terapi gormus gibi hafifledigimi farkettim. hicbir zaman yazi yazmaktan tumden kesilmedim...hatirlayamadiklarimi, bu sayede animsayacagim..hatiralar varligin ozu...onlari canli tutmak ancak bu sekilde mumkun gibi hissediyorum. ne olacagimlar ve ne oldumlar. Birgun bana soyleselerdi cocugun olacak ve bir sure calismayacaksin diye, ciddiye bile almazdim. Oylesine iskolik biri icin mumkun degil gibi gelirdi. Bilemiyoruz, birden surukleniyoruz, yapmam dediklerimiz olabiliyor ansizin. Degistim...herbir hucrem yenilendi sanki..rastlantilar, tesadufler, inandigim dogrularim, vicdanim kol kola giriyor verdigim kararlarda...meger anin tadini cikarmazmisim eskilerde...meger hep uzun bir kanyonda akintida hizlica suzulurmusum...evet kesinlikle cok degistim...farkindaligim bulutlara uzandi..benler azaldi en onemlisi...egolar, hirslar tavanken, uygun seviyede bulusup, anlastilar:) Ne guzel soylemis Mevlana, "Okumayi ogrendim...kendime yaziyi ogrettim sonra, ve bir sure sonra yazi kendimi ogretti bana..." ve yazdikca yazmak istedim, yazdikca kendimi buldum, baskalarini ve dusunduklerini onemsemeyi biraktim, kendime koyuldum.

Televizyonu nicedir izlemiyorum...onu da biraktim hepten. Bebekle nasil yurutuyorsun dediler. Yeni dogum yapmisim. Hassas bir surecten gecis yapiyorum, adaptasyon, eskiler, simdiler, uykusuzluk, degersizlik, asiri sevinc, ofke derken evde bogulacak gibi hissettigimde yazdikca ciktim o bilinmezlik cukurundan...acildim yeniden dunyaya..Bebekle her dakikasi kiymetli olan uykumu rafa koydum..iyice az olan uykumda, kimi geceler yaziya biraktim kendimi.

Yazdiklarim kayda deger mi degmez mi bilemem! Tek bildigim yazdikca kendimi ne kadar iyi hissetigim. Kendimi ne kadar onemseyisim! Deger verisim! Bir arzudur icimde yazmak! Bir arzudur icimde, yazmaya imkan yaratma cabam!

Simdilerde dilimde bir melodi, yazmak ve bu yolla ulasmak...

Sevgiyle, askla

Muge


- Posted using BlogPress from my iPad

5 Ekim 2012 Cuma

HAYALLERINI KORU! - ( biraz ironik, biraz gercek)





Ne guzeldir ask hikayeleri, birlikte yasanan kalp carpintilari..ayni beden gibi olmak...2 kisilik bir sofrada sadece birbirine ait hissetmek. Beynin herbir lobunun icinden sen ve ben denge baloncuklarinin dolup tasmasi, bazen birkac imdat cagrisi, nereye gidiyorumlar, korkular, kacislar, bahaneler...sonucta yakinmalar hep ama hep kendince aşırı sevişlerden ibaret.

Kumral kiz universite yillarinda izmirli bir gence asik olur.Kim bilir belki de ayni anda ayni sabaha uyanirken ayni dusleri gormuslerdi, marketin kasa kuyrugunda biri basinda biri de sonundaydi, sahildeki bankta biri oturmus, digeri de yan bankta yapayalniz sessiz cigliklarda bulunmustu, ayni zamanda farkli kisilere sarilip aglamislardi, ayni yaya isiginda yanyana durmuslardi, ayni anda ayni nedenlerden icleri sikilmisti...kimbilir olamaz mi? Gun geldi ve bir rastlanti onlari karsi karsiya getirdi, meger ne cok taninmislik hissetmisler benliklerinde. Goz goze geldiklerinde ise, dunyada sadece ikisi kalmislardi. Iste tam o anda pembe kristal bir kurenin icinde bulmuslar kendilerini. dunyadan gitgide uzaklasmaya baslamislar. Isil isil bir kurede uzayin derinliklerinde...almislar bir eline dolunayi, diger eline yildizlari..cogalmislar yukseldikce. Yer gok onlarin olmus sanki... Biri su biri ekmek olmus yeryuzune indiklerinde..gunler ilerledikce, ask cig gibi kalplerde buyumus...ayni agacin altina yaslanip saatlerce bikmadan usanmadan sohbet ederlermis. Kiz ozgurlugune cok duskunmus, bu yuzden de gence hic karismazmis ki, kendisine karismasin diye...bir iliski nasil mukemmel olabiliyorsa, iste o sekilde ruya gibi geciyormus gunler. Sabah uyandiklarinda birbirlerine ask dolu dizelerden mesajlar atilir, yemek yapiminda degisik lezzetler birlikte hazirlanir ve bir kadeh sarapla bir gece sohbetle ilerlermis, doyamazlarmis birbirlerine. Izmirli genc, kiz icin radyoda onun sevdigi parcalarla yayini kaparmis. gulusune gamzesine hayranmis. Kiz da mest oluyormus herkeresinde dinlerken bu dizeleri

Sen gulunce guller acar gul pembe
Bulbuller seni soyler,seni cagirir gul pembe diye diye ask sarhosu gibi dolasiyormus

Yaklasik 1 yil sonunda bir gun Izmirli genc, kizla bulusmak istedigini soylemis. Sesi mahcup, urkek, kucuk harflerle ve karsi ki kitadan gelirmis gibi ince ve uzaktan geliyormus. Telefon kapanmis, ertesi gun bulusma ani yasanacak..kiz cok sabirsiz. Gorusmeden sonra midesine kramplar girmis. Anlamis bir terslik oldugunu. Telefonda sormasina ragmen, yanit alamamis. Gece hic uyuyamamis dusunce baloncuklari uzerinden hic cekilmemis. Neyse sonunda beklenen an gelmis. Genc kizi gormus sarilmis el ele oturmuslar. Kiz sabirsizliktan oluyor.

Genc " Sana birsey soracagim" demis
Kumral kiz " evet seni dinliyorum" demis
Genc yutkuna yutkuna, derin soluklar alarak baslamis konusmaya " guzel bir is teklifi geldi bana, fakat bu teklif Izmir' den geldi ve ben cok kararsizim" demis. Seni cok seviyorum, sen Izmire gelsen, orada yasasak, bilemiyorum gibi cumlelerle, kelimeleri cig yapmis ve dagin en tepesinden yuvarlamis kiza dogru. Kiz hemen anlamis gidisati. Universitede okuyor, hayalleri ve kariyer planlamasi var, boyle bir durum karsisinda ask degil demis onde olan...mantik..sadece mantik. Once midesi bulanmis hafiften, ayni mide asktan birsey yemez olmustu ilk karsilasmalarinda. Simdi bambaska bir noktanin iki ucundalar. Kiz bu ruyanin sonunda, genc yeni bir baslangicta. Kiz basliyor konusmaya;
" sen gitmelisin, cunku ben seninle gelecek kadar kor degilim, sana gitme de diyemem, bunun agirligini ileride uzerimde tasimamak icin.Zaten sen coktan kararini vermissin, yoksa bana sormadan reddettigini soylerdin..ama hayaller cok onemli..hayallerini koru " diyor kiz bunun bir oyun olacagini, gercek yada yalan oldugunu dusunmuyor bile...isin o kismi onunla ilgili oldugu icin.

Gencin gozleri sulanmis, bogazinda dugumlenmis sozcukler, uzunca bir sure kizi dinlemis, konusamamis, yuzune bakamamis. " bu is 1ay sonra baslayacak ve ben 1 ay daha burdayim, gidene kadar hergun goruselim, dayanamam birden bitise" demis. Kiz " noktayi koyduk, ya hep ya hic. Ask devam ederken gorusemem" demis duygularini saklamadan, cesurca. Keske genc de kiz kadar cesur olsaydi.Uzun soluklu ama uzaktan gelen tiz seslerle kiz icin artik gorusmenin bitmesi gerekmis. Ayaga kalkmis "evet vakitlice gitmeli" demis. Gencin israrlarini rededen kiz yurumeye baslamis. Genc de kizi gecirmek icin onunla birlikte yurumeye baslamis. Sonunda beklenen taksi 5 dakika sonra uzaktan gorunmus. Acibademde validebag sitesinin onunde, 11 temmuz 2000, gecen ilk taksiye binecekken, Izmirli genc, kizi kollarindan tutuyor ve binme diyor, sariliyor, opuyor, gitme de bana diyor, neden demedin diyor, sen nasil bir asksin diyor...taksiciyi yolluyor. Kiz kararli, "diyemem, bu yuku tasiyamam" diyor. Sonunda aglayarak sarmas-dolas 4 kez durdurulan taksiye kiz biniyor ve gidiyor.

Kiz sonuna kadar aciyi cekip, sesini duymadan, arayip sormadan, icinde hissederek yasayip, bitiriyor. Bir anda ruya bitiyor, uyaniveriyor bir guz vakti...ve Izmirli genc onun icin bir issiz adam oluyor

Acibadem de bir yaz. Yasanilasi lezzetli bir ask..

Temmuz 2000' de hayallerimden vazgecmedim, o da vazgecmedi..hayallerinin pesinden gitti..

Temmuz 2000 evren bana hayallerimi korumayi ogretti...

Ne olursa olsun, kim olursa olsun Hayallerini koru!

Sevgiyle, askla

Muge


- Posted using BlogPress from my iPad

30 Eylül 2012 Pazar

DOLUNAYDA BITTI EYLUL




Bugun ve yaklasik bir yildir pazar klasigimiz, sabahin erken saatlerinde gozlerimizi dunyaya Atesle birlikte acmaya calismak, cabalamak, zorlanmak ama yilmamak aslinda yilamamak ve birden vucudumuza yuklenen enerjiyle ayilivermek.

Oyle ilginc bir durum ki...hani "5 dakika daha uyusam olmazmi ?"diyemeyecegim bir noktadayim. Kisitliyim bir bakima..sabah sabah gunduz gece bir suru haller icindeyim. Luxler gercekten lux olmus bana. Bu sabah da bunlardan tam aksine, icimde kelebekler ucusuyordu. Sanki bir mucizeye yaklasmisiz gibi. Tuhaf bir hisle yukariya baglandim sanirim. Bir sey indi gokten zihnimin derinliklerine. Evin ici ufak bir savas alani, camasirlar kurumus askida, bulasik makinesine girmeyi bekleyen tabak canaklar, okumaya yeltendigim, kenarda biriktirdigim kitap kumesi derken, "amannnn koyveer gitsin" dedi ben. Evi aynen bu sekilde dertopsuz birakip, kendimizi disari ativerdik. Hos B. sevmez pek daginikligi ama usendi sanirim bana yardim etmeye. Lakin surekli yardimci olur, benim sag kolum gibidir, herzaman olmasa da cogu zaman demeliyim, hak yemeden..disarida hafif ruzgar, ilik ve nemsiz, solunasi, icine cekilesi bir hava hakimdi...siteden cikarken, Atesle agaclari, kelebekleri, kargalari, kedileri ve arabalari konusuyoruz...o bu kelimeleri soylerken, ben de " ogreten adam ve oglu" formatindan esinlenerek, bilimsel aciklamalarda bulunuyorum, 1 yas ogluma. Bunlari anlatirken, bizdeki farkindalik goklere ulasiyor...yukselmek ne kelime, isik hiziyla ucusa geciyor adeta. Anin keyf-i huzuruna birakiyorum yukselen benligimi..



Bir sure yorulduktan sonra uykuya gecen Atesle birlikte, kisa sureli ozgurlugumu ilan etmenin dayanilmaz hafifligi..bir fincan kahve icmenin onemini bilmenin, bu kadar kiymetli olabilecegini icimde hissederek, kiymet bilerek, sukrederek gunu surduruyorum...

Koca bir eylul gecti uzerimizden, tatlisiyla acisiyla, severim eylullerin sona ermesini...devaminda dogdugum aya giris yapmak mucizeli, hediyeli gunleri animsatir oldum olasi bana. Yogun gunun ardindan, aksam oldu, evde sessizlik, icimde omrunu uzatmaya calisan capcanli kelebeklerle dolunayi izliyoruz..Atesin deyimiyle meshur"aydede" miz. Ozellikle dogumum esnasinda uguruna inandigim aytasi kolyem..sanki dolunayda yenileniyor, enerji yukleniyor..isigini bize yansitiyor...ne de iyi ediyor..herkeresinde sukranla dolup, tasiyorum...



Evettt koca bir eylul gecti uzerimizden, hem de dolunayla bitirdi kendini...yeni ay, dogdugum ay, heyecanlandigim, kalbimin yeni dunyada ilk defa attigi ay...hosgeldi ekim...isil isil, mucizelerle, kapimiza hergun baska hediye paketleri birakip, kacarcasina geldi ay'im...

Sevgiyle

M






- Posted using BlogPress from my iPad

25 Eylül 2012 Salı

HAYALPEREST





Olur ya...

Tam ortasinda hissedersin kendini...yerin, gogun, bulutun, gunesin arasinda...ayni cemberin icinde dolanip durursun..iste tam o anda, aynanda aynilara bakarsin...aynilarin yorgunlugunu gorursun mimiklerinde...gozbebeklerindeki beyazligin yerini, rengi bastirilmis bir toprak parcasi almis...mışlar mişler ulkesinin icinde bir bensizlik...bir saskinlik...bir sûkut-u hayal...

Degerimi bilmiyorum son gunlerde...kendime bakmiyorum... resmen ihmal ediyorum...hatta dogumdan bu yana...beslenmesine onem veren, duzenli yoga, meditasyon ve plates yapan kisi sanki hic ben olmamisim...ne uykuma dikkat eder oldum, ne halime, canima....beri yandan "otomatige baglanmis" anneligimle cemberin icinden cikamaz oldum...anneligimi cok seviyor, kendimi cok ozluyorum...rutinler, rutieller super ama avareligi ariyorum.... cok is var az zaman var..cok zamana ihtiyacim var....sadece okumaya adamak istiyorum kendimi...bir sure saklanmak, uzerimi ortmek, belki de minik bir fasulye tanesine donusup, anne karnina geri donmektir tum arzum...bos isler, bos laflar, kirginliklar, turlu turlu dedikodular umrum disinda...zamanimi bunlara harcamiyorum...cunku ordan burdan artan minik zaman dilimlerini siki siki kavrayip, hemen kullanmakla mesgulum...zamanim oylesine kiymetli...faydali yerlere ulassin istiyorum...yenilige elimi uzatamiyorum bile....hep diri olmak, kimi zaman...yoruyor...zorluyor...bu yuzden simarmayi ozluyorum...evet belki demirbas yapiyor hanende seni...gucune guc katiyor...veee hazir gucun tavan yapmisken...buna ragmen dogru zamani beklemeyi ogreniyorum....yenilige tam adim atacakken ayagim havada asili kaliyor...minik bir cocuk resmi gozumun onune geliyor..."O" agliyor ben agliyorum....birlikte isik huzmelerine bakiyoruz...ben gelgitlerde, icseslerde, "O" bulutlarda ucuyor...sonra hoppp o bulutun uzerinde buluyorum kendimi...benim isteklerimden uzakta, onun kalbine yapisik...

Sukurler daha da guclu kiliyor..."olmasinlar!" dediklerim olmuyor ya....iste bu hediyeler kandiriyor beni boyle...secilmisligim icimi urpertiyor herkeresinde...

Sadece fotograflar konussun..ben yazmayayim...icimde kalsin cumleler istiyorum...herkes diledigi gibi yaftalar yapistirsin resimlerime...nasil bakarsan oyle algilarsin gibi...oyle bakip, kendilerini bulsunlar resimlerde...ayna olayim...isik tutayim, yenilmis, dususe ugramis kalplere...

Istekler, sinirlar, farkindaliklarla terapi halindeyim..zamanla manen ve madden yoguruluyorum...

Biraz susma hakkimi kullaniyorum...icimi okumaya...

ŞİMDİ sadece susuyorum...zamani dinlemek icin...duyabilmek icin...


sevgiler

M


- Posted using BlogPress from my iPad

22 Eylül 2012 Cumartesi

GECENİN BENDEKİ RUH HALİ - 1





Evin en sevdigim saatleri gece atese sut verdikten sonraki o kesin uyanmayacagini bildigim onumde upuzun duran zaman dilimi...dingin, sessiz, ozgur, bir okadar da umarsiz kokulu dakikalar oluyor kendimce...koltuga yayilip, digiturkde kumsal tv, classic music acip, bu guzelligi icime cekmekle olan mesguliyetimi, ne yapsamlara birakiyorum..hos cok fazla alternatifim yok...kitap okumak, blog yazmak, sessiz cigliklarda bulunmak, gunun muhakemesini dusunmek vsss:) ote yandan evin daginikligi icin hic rahatsiz olmayisim ve bunu surekli oteleyisim ve en sonunda temizlige ve utuye gelen yardimcinin 3 gun sonra gelecek olmasinin dayanilmaz hafifliginde kalakalmak...uzerime bir de polar battaniye cekip, ayaklarin acikta kalmasini kurtarmak...sonbahari bu anlamda selamliyorum...hakkini veriyor son 1 haftadir...uyurken kafama kadar cektigim pikeden anladim:)

Gunun yorgunlugu neyle atilirdi..surekli bayilmis vaziyette koltukta yamuk bir sekilde uyuyakaldigim icin bunu hep atliyorum...isin kotu yani Barisinda ayni pozisyonda uyumasi ve gecenin bir vakti uykulu halde birbirimizi odamiza yonlendirmemiz...iste bu durumun bana haftada birkac kez dajavu yasatmasi engel olunamaz bir hal aldi..neyse atesin yogurdunu makineye koydum...mayaladigim yogurduda bir guzel yedim...bu saatte pek de iyi oldu...atesin yataktaki hareketlerini, donus seslerini suan oturdugum koltuktan duyuyorum...her ses de irkiliyorum..aman uyanmasin dualari kafamda surekli ayni parcada takili kalan plak gibi tekrar ediyor...seviyorum bu evdeki gece sessizligini dinlemeyi...kitap okuduktan sonra da biraz olsun pintereste bakip, kendimden gecmeyi...hayaller kurmayi, fikirler almayi....alip, vermeyi....icimi huzurla kapliyor...dogumdan 2 ay once basladi bendeki gece hayati...ev hali tabii:) o zamanlar mide yanmasi sikayetlerimle surunuyordum...simdi agrisiz sizisiz...issiz bir ev halinin icine dalmakla ve kendini bu okyanusun icine birakmakla ilgiliyim:)

Huzur, keyif, gece...

Gece hep bir baska bakar bize...anneler cok iyi bilirler:)

Sevgiler, cicekler, ates bocekleri

Muge



- Posted using BlogPress from my iPad

19 Eylül 2012 Çarşamba

ATESBOCEGİNİN 1 YAS PARTİSİ





Ates bocegim..artik 1 yasinda...kutlamasini da yapinca, resmi olarak girmis sayiyorum:) hazirliklari hepsinden keyifliydi...incik boncuk, susler, piriltilar, detaylar derken o muhtesem gun geldi catti...yillarca organizasyonlar duzenledim...bundan keyiflisine rastlamamis olmami normal sayiyorum...bazi sunumlarin malesef fotograflarini cekemedim...o telasla:)



Mekan giris afisimiz


Masalarin bazilari bu sekilde ortada cicekli bir ferforje uyumu ile




Bazi masalar da renkli metal kovalar, minik renkli dokunuslar...kovalarin uzeri ve icindeki sekerleri tahtakaleden alip, uzerlerini charlie1 ve ates logolu sticker yaptirdim




Cam supla, altinda amerikan servis gorseli...amerikan servis ayni logo ve formatta, uzerine sevdigim resimleriyle ozalitcide yaptirdim






Ufak bir sunum masasi..sakizlar, sekerler cam fanuslarda..su siselerindeki markalari cikartip, uzerine matbaada yaptirttigim stickerlari yapistirdim.







Hediyelerin alinacagi agaç:) hediye kutulari ve iclerindeki resimlik tahtakaleden alindi...hediye torbalarinin uzerine ayni formatta logolu sticker yaptirdim




Tavandaki kagit balon sarkitlari ve bayraklari tahtakaleden aldim...


El emeği cupcake lerim...yukseltili sunumu, krema ustu sekerleri ve capcake kutularini tahtakaleden aldim...uzerindeki krema sadece labne ve pudra seker karisimdan ibaret olup, mutevazi olamayacagim...uzgunum..muhtesem bir lezzet oldu..


Atesin charlie li pastasi



Atesle ikimizin kostumunu de de tahtakaleden...








Resmini cekemedigim 1 yas banneri ve giriste ikram ettigimiz, minik kadehlerde ahududu suruplu limonatalar...ah yanarim onlara yanarim..guzel bir gorsel show olacakti...:)


Hal boyle olunca, 2. Yas gunu icin kendimden korkmaya basladim

Sevgiler, cicekler ve daima ates bocekleri:)

M

- Posted using BlogPress from my iPad