21 Şubat 2012 Salı

HAYATİM DEĞİŞTİ...






Belki de bu blogun geç kalınmış giriş bolumudur bu yazım...

Ortaokul ve lise çağında bir fiil günlük tutmuslugum vardır. Genelde hep ajandaları günlük yapıp, beyaz sayfalara sırlarımı paylaşırdim...günlüğümün adı da özgür willy idi...günlüğümü de saklamadık yer kalmamıştı, yatak ve dolap altları en favori ketum mekanlardi evimizdeki :)) şimdi ise isteyen herkesin okuyabileceği bir sitede gunluk yazacağım, ne yalan soyleyeyim, o günlerde hiç aklıma gelmezdi...

O günlerden bu günlere ne mi oldu? Kısaca özetleyeyim

Lise,üniversite,arkadaslar,parttime çalısmalar,organizasyonlar, hastane ziyaretleri, dogum günleri, tatiller,asklar, ayrılıklar, hüzünler, iccekisler, bunalımlar, kahkahalar,ağlamalar,paylaşımlar, dostluklar, hayal kırıkları, is hayatı, yorgunluklar, haksızlıklar, is seyahatlerim, Canım Barış! Huzur, dinginlik derken evcilik oyunu derken evlilik, hamilelik ve Ates böceğimle birlikte Annelik....



Annelik....evet anne olunca anlarsın derlerdi de güler geçerdim..ne kadar da doğruymuş...19 Ağustos 2011 de Ates' imı kucağıma verdiler..iste tam o anda zaman durdu....minik zeytin gozleriyle bana bakti ve kutsal bir bağ kuruldu aramızda..iste tam o anda ben "anne" oldum... ve hayatım değişti...

Artık küçük seyler icin ter dokmuyorum, daha önemli islere konsantreyim, mesela alt değiştirmek, emzirmek, oyun oynamak ve uyutmak gibi :)

Sabahları ise gitmek yerine onu yatağıma alıp mis kokulu tenini koklamak ruhumu daha fazla doyuruyor...

Üzerine istediğim kıyafeti giydirebiliyorum, sonuçta itiraz edemiyor...mesela komik bir şapka bile olsa...

Artık evimizin her yani Ates kokuyor... Hatta ben de Ates kokuyorum....almış oldugum onca parfümle kıyas bile edilemez..

Uykusunda güldüğünde, anlıyorum ki keyfi yerinde, mutlu...dolayısıyla ben de mutluyum...

Karnı doyar doymaz, kollarımda uyuyakaldigi ani hiçbirşeye degisemem...

Küçücük haliyle bencil olmamayı öğretti bana...çünkü o mutluysa ben de mutluyum..aylardır uykusuz kalmama, yediklerimden birsey anlamamama ve hatta tüm sosyal cevremi geride bırakmış olmama rağmen...

Akşam üstü saatlerinde hala üzerimde pijamalarimla uykusuzluktan bayılıyor olsam bile o gözünü bile kirpmaz..ve ben onca tukenmisligime ragmen enerjimi toplayıp onunla oyuna dalıp gidebiliyorum iste...

Gülüşü, dünyada duyabileceğim en güzel ses...

Neredeyse 1ayi ellerine bakıp geçirdim...bu bana sabırlı olmayı öğretti...

Sanki sihirli bir dokunusla beni anne ye çevirdi gibi hissediyorum..

O korkunç, bir okadar da komik gegirme sesinin beni mutlu edebileceğini düşünmezdimm...

Ne kadar sulu gözlü oldugumu Ates le keşfettim..icinde cocuk olan herhangi bir haber hickiriklarla ağlamam icin yeterli bir sebep...Çünkü artık sadece anne değil duyarlı bir anne olunuyor...

Küçük seylerin kıymetini bilmeme yardımcı oldu...kuşların sesi, yağan yağmurun sesi...kısacası farkındalık daha da arttı...

Ates, tüm aile bireylerinin oynadığı " gözü burnu babaya, yüzü dedeye, dudakları cenesi annesi, gamzesi anneannesi" seklinde surup giden oyunun baskahramani...

Hayatım onunla değişti, yeni hayatım onunla anlam kazandı...

Ehhh bir ömür bize Ateşli günler :)


Muge






- Posted using BlogPress from my iPad

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder